KULLANILMAYAN MARKALAR DEVREDİLEBİLİR Mİ?

Marka tescil ile birlikte kazanılan, sahibine geniş yetkiler bahşeden ve sahibinin bu yetkileri herkese karşı ileri sürebildiği mutlak bir haktır. Bu hak münhasıran marka sahibine aittir.

Marka sahibinin bu geniş ve nitelikle korumadan yararlanması ona bazı külfetler de getirmektedir. Bu külfetlerden en başta dikkat edilmesi gerekeni ise markayı kullanma külfetidir. Sınai Mülkiyet Kanunu’nun 9. Maddesi düzenlemeleri uyarınca; marka sahibi tescil etmiş olduğu markasını tescil kazandığı sınıflar bakımından, Türkiye Cumhuriyeti sınırları içerisinde kullanmalıdır. Eğer tescilli bu marka haklı bir neden olmaksızın beş sene boyunca kesintisiz bir biçimde kullanılmaz ise iptal yaptırımına tabi tutulur. Münhasıran geniş marka hakkı yetkilerine sahip olan marka sahibi, işbu hakkını lisanslama, devir vb. hukuki işlemler ile bir başkasına da devredebilecektir.

Sınai Mülkiyet Kanunu 9. Maddesi uyarınca getirilen kriterler neticesinde marka iptal yaptırımına tabi olabilecektir. Bununla birlikte sahibi tarafından kullanılmayan, kesintisiz beş seneyi doldurmamış bir marka bir başka kişiye lisans sözleşmesi ile kullanıma sunulabilir veya devir sözleşmesi ile marka hakkı tümden devredilebilir. Lisans sözleşmesi gayri maddi mal varlıklarının kiralanmasının bir türünü oluşturur ve inhisari olarak tek bir kişiye marka hakkı verilebileceği gibi inhisari olmayan lisans sözleşmesi ile de birden çok kişiye marka hakkı lisansla kullandırılabilir. Hiç şüphesiz ki lisans sözleşmesinin niteliği inhisari olduğunda bedeli de farklılık – artış gösterecektir.

Markanın devir sözleşmesi ile bir kişiye devredilmesi ise marka hakkının tanıdığı münhasır yetkinin tamamen bir başka kişiye geçmesini ifade eder. Lisans sözleşmesi bakımından yapılacak sözleşmede aksine bir hüküm getirilmemişse marka sahibi de kendi marka hakkını kullanma hakkına sahiptir. Devir sözleşmesinde ise böyle bir durumdan ziyade marka hakkının geçişi söz konusudur.

Her ne şekilde olursa olsun markanın lisans yolu veya devir yolu ile başka gerçek veya tüzel kişilerin kullanımına sunulmasında aranan diğer şart işbu sözleşmelerin noter onaylı yapılmasıdır. Noter onaylı olmayan marka lisans veya devir sözleşmeleri bakımından hukuki işlemin geçerlilik şartı gerçekleşmediğinden sözleşme doğmamış sayılacaktır. Nitekim konusunu sınai hakların oluşturduğu bir lisans sözleşmesinin hazırlık aşaması, müzakere, imza ve onay süreçleri de titizlikle hazırlanmalı ve profesyoneller eşliğinde yönetilmelidir. Aksi halde çok ağır maddi kayıplar ortaya çıkabilecektir.

Kullanma külfeti ile marka sahibine yüklenen markanın ciddi biçimde kullanılmasıdır. Örneğin marka bir iptal davası ile karşı karşıya kalması durumunda olası dava süreci başlamadan evvel 5-6 ay öncesine kadar yapılacak kullanımlar yargılama süresince ciddi kullanım sayılmazlar.

Kullanılmayan ve Sınai Mülkiyet Kanunu uyarınca iptal halleri de bulunmayan bir markanın devir sözleşmesi ile üçüncü bir tüzel veya gerçek kişiye devredilmesi halinde devir sonrasında hukuki problemlerle karşılaşılmasını önleyecektir. Bu bakımdan devir alan veya lisans alan konumda olan gerçek veya tüzel kişiler, devir almak istedikleri veya lisanslamak istedikleri markaya ilişkin olarak piyasada ciddi bir araştırma yapmalı ve olası devir veya lisans sürecine başlamadan ön hazırlık yapmalılardır. Yapılan araştırma ile kullanıma ilişkin elde edilen veriler, kullanım fiillerinin ne olduğu, markanın nerede ve kimler tarafından kullanıldığı gibi unsurlar Sınai Mülkiyet Kanunu’nun 9. Maddesi bakımından önem arz ettiğinden profesyonellere danışılmalıdır.

Hukuki unsurları bulunması halinde kullanılmayan markaların lisans veya devir yolu ile üçüncü kişi durumundaki gerçek veya tüzel kişilere kullandırılması, şirketlerin veya teşebbüslerin belirleyeceği fikri mülkiyet yönetimi politikası kapsamında da gelir sağlayıcı bir faaliyete dönüşebilir. Hak sahipleri, kullanmadıkları markalarını kısmen veya tamamen bir başkasına devretmek sureti ile lisans veya devir bedelleri ile şirketlerine veya teşebbüslerine gelir oluşturabilirler.