Marka tescil başvurusu başarı ile tamamlandıktan sonra marka Sınai Mülkiyet Kanunu kapsamındaki ayrıcalıklı korumadan yararlanmaya başlar. Öyle ki artık markayı ihlal eden kimselere karşı hukuki tazminat talepleri ile birlikte Sınai Mülkiyet Kanunu’nda markalara özel olarak düzenlenen cezai hükümlere de başvurmak mümkündür.
Ancak dava yoluna gitmeden, markanıza ilişkin nispi ret nedeni oluşturabilecek diğer marka tescil başvurularının da gözlemlenmesi gerekmektedir. Bu bakımdan tescil aşamasında yayına karşı görüşler sunarak markanızın itibarından faydalanması muhtemel gördüğümüz marka başvurularının Türk Patent ve Marka Kurumu nezdinde takibi ile itirazları düzenli olarak yapılır, raporlanır ve takip edilir. Ayrıca çok fazla markası olan şirket ve holdingler, markaların yenilenmesi gibi işlemlerde de portföy yönetiminde zorlanabilmektedirler. Markaların bu bakımdan yenilenmelerinin takibi aynı zamanda markaların düzenli olarak başvurular nezdinde takibi hakkın devamının sağlanması bakımından oldukça önem arz eden bir hizmettir.
İster kişisel ister kurumsal olsun markanızı sistemsel takiple olası dava süreçlerine girmeden korumanız gözlem hizmeti ile mümkündür.
Türk Marka ve Patent Kurumu, önüne gelen bir marka tescil başvurusunu şekli incelemenin ardından Sınai Mülkiyet Kanunu’nun 5. Maddesi bakımından mutlak ret nedenleri bakımından inceler ve yayına çıkarır. Bu noktada Sınai Mülkiyet Kanunu’nun 6. Maddesinde bulunan nispi ret nedenlerini üçüncü kişiler takip ederek itiraz etmekle yükümlüdür. Öyle ki markanız Türkiye’de tanınmış marka olarak kabul edilmiş olsa dahi itirazda bulunulmaması halinde tanınmış markanın aynı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerinin tescil alabilmesi mümkün olmaktadır. Böyle bir tescil de olası yargılama süreçlerinin önünü tıkamakta, markayı ihlal eden kimseler de her ne kadar geçerli olmasa da tescilli marka kullanımı savunması yaparak süreci tıkamaktadır. Bu ve benzeri durumların önüne geçilebilmesi için marka sahiplerinin basiretli tacir gibi davranarak bültenleri takip etmesi ve itirazlarını Türk Patent ve Marka Kurumu’na sunması gereklidir.
Bununla birlikte itiraz dilekçesinin kapsamı ve içeriği de Türk Patent ve Marka Kurumu’nun ön gördüğü şekilde, gerekçeli olarak sıkı yasal süreler içerisinde sunulmalıdır. Aksi halde büyük hak kayıpları yaşanabilmektedir. Örneğin; nispi ret nedenleri yayımdan itibaren kanunen belirlenen süreler içerisinde sunulmaz ise bu talepler dava yolu ile sunulacak ve yargılama giderleri doğması ile zaman kaybı sonuçları ortaya çıkacaktır.
Bununla birlikte rakip kişi veya şirketlerin marka durumları da gözlemlenebilmekte, bu şekilde rakiplerin sınai haklarına ilişkin hareketleri de takip edilebilmektedir. Bu durum ana fikri mülkiyet stratejilerinin özellikle büyük şirketler ve holdingler açısından önemli bir unsurunu oluşturmakta ve rakip analizleri ile rakip şirketlerin faaliyetleri hakkında yapılan raporlamalar sayesinde ticari faaliyetlerin de ne şekilde geliştiği belirlenebilmektedir.
Marka olacak işaretlerin belirlenmesi, görsel unsur tercihlerinin hukuki çerçevede değerlendirilerek Sınai Mülkiyet Kanunu hükümlerine göre mutlak ve nispi ret nedenleri çerçevesinde denetimlerinin yapılması ile kişisel veya şirketin ana fikri mülkiyet stratejisine uygun olarak markaların stratejik kullanımlarının danışmanlığı değer yaratma bakımından efektif bir yöntemdir. Bu bağlamda alt markaların yaratılması farklı markaların kullanımına ilişkin hukuki danışmanlık ile piyasadan en fazla verimi almayı amaçlıyoruz.
Bununla birlikte markanın jenerik unsur olarak kullanımının önlenmesi ile marka kullanımlarının düzenli olarak kayıt altına alınması ile Sınai Mülkiyet Kanunu’nun marka sahibine getirmiş olduğu markayı kullanma zorunluluğu bakımından da gerekli tedbirler alınarak markaların iptalinin önüne geçilerek, gerekirse kullanmayan markaları değerlendirmek, kullanılan markaları ise hukuki bağlamda nasıl kullanılacağının denetimlerini yapmak marka değeri yaratmanın temelini oluşturmaktadır.