Marka bir teşebbüsün mal ve/veya hizmetlerini bir başka teşebbüsün mal ve/veya hizmetlerinden ayırt etmeye yarayan her türlü işarettir. Buradaki işaret kavramı ise marka hukuku tarihinden bugüne geniş bir anlam kazanmış ve ileride de daha geniş bir kavram halini alacaktır.
Marka olarak tescil edilebilecek işaret olarak seçilen şey; bir isim, soy isim, renk veya renk kombinasyonları, hareketler, sesler, anlamlı anlamsız sözcükler, sözcük harf kombinasyonları olarak karşımıza çıkabilir. Bu noktada önemli olan unsur, işaret olarak belirlenen olgunun, tüketici nezdinde markanın iletişim, kaynak gösterme, ayırt etme kalite garanti gibi fonksiyonlarını yerine getirebilmesidir.
Bir işaret kullanılacağı mal ve/veya hizmete ne kadar uzak bir kavram olursa, ayırt ediciliği o derece fazla olacaktır. Örneğin elma sembolü bir market veya manav zincirinde kullanılabilirlik bakımından hukuki sıkıntı yaşayacakken, teknolojik aletlerde elma işaretinin kullanılması halinde yüksek bir ayırt edicilik elde edilecektir. Bununla birlikte bir mal ve/veya hizmete ilişkin olan belirli terimler ticari kullanımda herkesin kullanımına açıktır. Bu şekilde belirlenen bir marka, mutlak ret nedenine takılacaktır.
Kamu ahlakına aykırı markalar, milletlerin bayrakları ve milli değerlerine ilişkin ibareler dini ibareler vb. şekilde belirlenen markaların da mutlak ret nedeni ile tescili mümkün değildir. Mutlak ret nedenler bakımından Sınai Mülkiyet Kanunu’nu 5. Maddesi kapsamındaki sınırlamalara dikkat edilmesi gereklidir.
Marka olarak belirlenen işaret, bir başkasına ait marka ile iltibas oluşturacak biçimde de bulunmamalıdır. Bu şekilde yapılacak bir başvuru, üçüncü kişilerin incelemesi aşamasında itiraza açık hale gelebilecektir. İtiraz nedeni ile ret alınması halinde hem boşa masraf hem de vakit kaybedilmiş olacaktır. Markaların birbirine benzerliği hususu ise salt görsel unsurlarla değil, bilimsel ve hukuki bir inceleme ile bütünsel bir değerlendirme sonucunda tespit edilebilmektedir. Bu bakımdan çoğu zaman karşılaşılan sorun, marka sahiplerinin kendi başlarına yapacakları başvurularda gerek Nice anlaşması uyarınca belirlenen sınıfların yanlış tespit edilmesi, gerekse de itiraz gelmesi halinde gerekli hukuki müdahaleyi yapamıyor olmalarıdır.
Marka olarak belirlenecek işarete ilişkin olarak yenilik araştırması yapılması tavsiye edilen bir sistemdir. Ancak belirtmek gerekir ki yenilik araştırması neticesinde ortaya çıkan sonuçlar kesinlik arz etmemektedir. Örneğin; x bir markaya ilişkin yapılan yenilik araştırması neticesinde benzer bir markaya rastlanılmaması, o markanın yayına çıkmasından sonra itiraz gelmeyeceğini garanti edemez. Bununla birlikte benzer bir markaya rastlanılması halinde de uzmanlarda global değerlendirme noktasında yardım alınmalı ve markanın tescil edilebilirliği incelenmelidir. Salt benzer markaya rastlanılmış olması, markamızın tescil edilemeyeceği sonucunu doğurmamaktadır. Hususa ilişkin olarak belirlenecek hukuki savunmalar ve stratejiler ile marka tescile pekala ulaşabilecektir.
Marka hem anlamlı anlamsız bir kelimeden hem de logo unsurundan oluşuyor ise bu logo unsuru ile birlikte markanın tescil edilmesi mümkündür. İki ayrı başvuru yapılması gerekli değildir.
Marka olarak tespit edilecek işaretin türüne göre Türk Patent ve Marka Kurumu’na sunulacak marka örneğinin de özellikleri farklılık gösterecektir. Örneğin; bir ses markasını tescil etmek amaçlanıyor ise, o ses markasının nota dökümü Türk Patent ve Marka Kurumu’na sunulmalıdır.
Renk markalarına ilişkin olarak da, tek bir renk markasının tescil edilebilirliği ancak yoğun kullanım ve yoğun yatırım sonucu mümkün olabilecektir. Örneğin; Milka bu konuda yaptığı yoğun yatırımlar sonucunda çikolata emtiası için geçerli olacak şekilde tanınırlık kazanmak sureti ile lila renginin kullanım hakkına sahip hale gelmiştir.
Marka olarak bir işaret belirlenmeden ve gerek reklam çalışmaları, gerekse logo çalışmaları yapılmadan önce muhakkak uzman bir marka vekiline danışılmalıdır. Aksi halde marka yaratımında yapılan onca masraf neticesinde, benzer marka bulunması veya Sınai Mülkiyet Kanunu kapsamında mutlak – nispi ret nedenleri sebebi ile markanın tescil edilememesi sonucu ortaya çıkacak ve hem para hem de zaman kaybı sorunu ortaya çıkacaktır.